Saturday, July 14, 2012

"Türk" Telekom!

Bir ara hızlı bir özelleştirme furyasıyla satılan kurumlardan birisi Türk Telekom. Bende liberal ekonomik görüşe yakın bir iktisat öğrencisi, iktisatçı adayı olarak özelleştirmelere karşı çıkmayan biriydim. Hele ki vatandaşın sırtına yük olan, dayısı olanın yerleştirildiği kurumların özelleştirilmesi gerektiğini savundum. Yalnızca Türk Telekom'un asla özelleştirilmemesi gerektiğini, zira bir ülkenin iletişim ağının stratejik önem taşıdığını her zaman söyledim. Stratejik öneminin yanında Türk Telekom'un telekominikasyon ağı olarak tekel olması da bu görüşümü kuvvetlendirdi. Her zaman Türk Telekom'un tekel olmasından dolayı elde edilecek rantın devletin elinde kalması gerektiğini belirttim...

Türk Telekom ile ilgili son bir haftada yaşadıklarım ise tüm bu savunmamın yanına bir sebep daha ekledi. Türk Telekom'un tekel olmasının gücünü kullanarak vatandaşı umursamadığını gördüm. 

Biraz kişisel bir konu olsa da yazımın bir hafta gecikmesine sebep olduğu için bu haftayı Türk Telekom'a ayırmayı uygun gördüm. 5 Temmuz Perşembe günü oluşan arızam 12 Temmuz gecesi hala giderilememiş durumda. Herhangi bir arıza durumunda hiç boşuna müşteri hizmetlerini aramayın benden tavsiye... Karşınızda bir muhatabınız yok. Kendi kendinize konuşup kapatıyorsunuz. 

Günlerce süren takibim sonunda hiç bir sonuca ulaşamadım. En sonunda Twitter'dan yolladığım mesajlar sonucunda Türk Telekom'dan geri dönüldü. Sosyal medyanın gücünü gösteren nitelikte olan bu durum da arızamı çözmedi... Daha doğrusu ilgilenilmedi... 

1 hafta süren kovalamacanın ardından bir telefon geldi; "Hattınızda kısa devre var..." Peki, dedim kapattım. Elektrikçiyi getirttim hattımda kısa devre yok. "Ne yani koskoca Türk Telekom yalan mı söylüyor?" dedim içimden, "Evet yalan söylüyor." diye cevapladım peşi sıra... Daha sonra yeniden dönüldü Türk Telekom'dan. Asıl bomba o an patladı. Sakarya Türk Telekom ve TTNet çalışanlarının sorumsuzluğunu gözler önüne serdi. Müşteri hizmetlerinden arayan beyfendi (yanılmıyorsam Ömer Bey), 5 Temmuz'dan sonra yapılan başvurularım sonucunda Sakarya yetkileri tarafından bana geri dönüş yapıldığını, daha doğrusu sisteme böyle bir bilgi girildiğini söyledi. Sakarya çalışanları merkezi kandırmaya çalışmış anlaşılan. Hatta ve hatta iki kez evime gelinmiş! Sistemde iki kez evime gelindiği görünüyormuş. Ben ne evime gelindiğini, ne de telefonla iletişim kuran olmadığını söyleyince merkezdeki beyfendi de benim gibi şoke oldu! Hemen bana yardımcı olarak şikayet başvurusunda bulunmamı sağladı. 

Türk Telekom'un bu vurdumduymazlığı ya tekel oluşundan, yada sözleşmemde bulunan taahhüt maddesinden kaynaklanıyor olmalı. Peki devlette olsaydı daha mı kötü olurdu? Daha iyi hizmet aldığımızı savunanlar ne diyecekler merak ediyorum? Daha iyi hizmet almak mı, yoksa adam yerine konulmak mı sorusunu sormak lazım. "Adamlar sırtına alıp gidecek mi canım?" değil mi?  Milyonlarca lira para yatırıp "Avrupa'ya döşemeye gidiyoruz." reklamı yapan Türk Telekom, milyonlarca lira verip stad ismi satın alan Türk Telekom önce müşterisini adam yerine koymalı. Yada devlet vatandaşına sahip çıkmalı... Telekom'u özelleştirip paraları hazineye aktarmakla iş bitmiyor. Ben bu hizmeti başka kimseden satın alamıyorsam adam gibi sahip çıkılmalı!

Adı Türk sadece dediğimiz Türk Telekom'un keşke huyu da Türk olsa da biraz ticari ahlak seviyesini yükseltse... Kişisel bir sorun gibi görünse de, vatandaşın yabancının kucağına bırakılışının sonucudur bunlar... Ha bu arada! "Bir hafta internetin kesilmiş ne var bu kadar büyütecek önceden internet mi vardı?" diyecek olanlar olabilir. "Önceden" internet yoktu, ama bugün var.

Türk Telekom'la uğraşmak zorunda kalmadığınız, internet hızınızın tavan yaptığı bir hafta diliyorum...

No comments:

Post a Comment