Thursday, August 30, 2012

Vali’den üreticilere “emanete fındık vermeyin” uyarısı




Giresun Valisi Dursun Ali Şahin Kaymakamlıklara ve Muhtarlıklara fındık konusunda yazı gönderdi.




 




Vali Şahin gönderdiği yazıda, fındığın ihtiyaç kadar satılmasını ve emanete fındık verilmemesini tavsiye etti.




Konu ile ilgili Valilikten yapılan yazılı açıklamada, “Fındığınızın ihtiyacınız kadarını satın, kesinlikle emanete fındık vermeyin” ifadeleri kullanıldı.




 




Vali Şahin imzalı yazıda, Ağustos ayının başlamasıyla toplanarak kurutulan fındığın satışa sunulmak üzere pazara indirildiği belirtilerek, serbest ekonomide arz-talep dengesinin her zaman göz önünde bulundurulması istendi. Üreticilerin fındıklarını, toptan pazara indirmesinin fiyatları olumsuz etkileyeceğine dikkat çekilerek, fındıkların ihtiyaç kadar satılması, emanete fındık bırakılmaması konusunda üreticilerin bilgilendirilmesi istendi.




Valilik önündeki led ekranda sürekli olarak yayına giren bu uyarının, ayrıca kaymakamlıklarca pankart olarak veya panoya yazdırılarak ilçelerin muhtelif yerlerine yerleştirilmesi ve konunun tüm muhtarlıklara duyurulması belirtildi.




İhlas Haber Ajansı




OKUNMA




Bu Haber 6 Kez Okunmuş..




YORUM YAZIN

TOYGA AŞI TARİFİ




 Toyga aşı tarifi


Malzemeler:


600 gram yoğurt




1 demet taze nane

Yarım su bardağı aşurelik buğday

Yarım su bardağı beyaz nohut

2 su bardağı soğuk su

Tuz

Üzerine:

2 dal nane

2 çorba kaşığı zeytinyağı

Toyga aşı Yapılışı

BUĞDAY ve nohudu ayrı ayrı kaplara alın. Üzerlerine ılık su ekleyip 12 saat boyunca bekletin. Daha sonra yine ayrı kaplarda bol suda haşlayın. Sularını süzüp soğumaya bırakın. Yoğurt ve suyu geniş bir kapta karıştırıp tuz ekleyin. Naneyi ince kıyıp yoğurtlu karışıma katın. Haşlanmış buğday ve nohudu da ilave edip, ezmeden karıştırın. Üzerine zeytinyağı gezdirip, nane yaprakları ile süsledikten sonra servis yapın. Üzeri için nane yapraklarını çok ince kıyıp zeytinyağı ile karıştırın. Kaselere aldığınız çorbaların üzerini bu karışımla süsleyerek servis yapın.







Tuesday, August 28, 2012

Bu zarafetin adı : Kelly Dress













OYE Swimwear'ın Grace Kelly 'nin High Society filminde havuz kenarında giymiş olduğu elbiseden esinlenerek ortaya çıkarttığı Kelly Dress havuz başı düğünleri için bir numaralı tercihiniz olabilir.Özellikle bel kısmındaki altın rengi kemer elbiseye ayrı bir şıklık katmış .

Abiye seçiminde bu tarz sade elbiseleri daha çok seviyorum.Hatta bazı mağazalara girdiğimde karşılaştığım o allı pullu, kaba kaba taşlarla süslenmiş elbiselerin hepsini alıp ateşe atasım geliyor.Abiye dediğin taşlı da olsa ,ışıltılı da olsa zarif olmalı bence.







Kelly elbiseyi beğenme sebebim oldukça sade ve zarif olması.Dağınık topuz ve hafif bir makyajla bu elbiseyle  bir peri kızı gibi olabilirsiniz.Peki nereden alırım bu elbiseyi diye mi soruyorsun o zaman buyrun efendim sizi şuradan alıyım ...




Dantel ve Saten Şıklığını Barındıran Bayan İç Çamaşırları




Bir kadının en önemli kıyafetidir iç çamaşırı. En önemli sırrıdır. En özel giysisidir. Farklı renkler, tasarımlar ile farklı tercihlere dokunabilen iç çamaşırı modelleri siz bayanların büyük bir furya içerisinde tercihleriniz arasında kararsız kalmasına sebep oluyor. O kadar çok model ve marka var ki iç çamaşırı söz konusu olduğunda bayanlar için vazgeçilmez bir tutkudan söz edebiliriz.






İç çamaşırı zevki her bayan için farklılık göstermektedir. Malum bayanlar iç giyimlerinde olabildiğince özgür olabildikleri gibi bu özgürlük onların tamamen kendi zevkleri ile baş başa kalmasını sağlamaktadır. Kendi zevki ile baş başa kalan bayanlar ise tasarımda sınır tanımayan modelleri seçmekten kendilerini alıkoyamazlar.






Siyahın asaletinden vazgeçemeyen kadınlar onun saten görünümüne bürünmüş iç çamaşırı modelleri ile yıllardır oldukça içli dışlılar. Beyaz her zaman ki gibi iç çamaşırı konusunda temsil ettiği hijyen noktasında tahtını hiç sallantıya uğratmıyor. Son yılların en çok tercih edilen bayan iç çamaşırı modelleri arasında karşımıza en çok çıkan gölgeli ve dumanlı renkler. Danteller ise iç çamaşırında sıkça kullanılan detaylardır. İç giyim konusunda dantel detaylar oldukça çekici modelleri ortaya çıkarıyor. Zarif ve romantik çizgilerin bütünleşmesi için kullanılan dantel iç çamaşırında kadınların ayrı bir tutkusudur. Şimdi sizleri iç giyimin kadınla birleşmesi olan görseller ile baş başa bırakıyoruz. Bu göz alıcı iç çamaşırları sizleri adeta hayran bırakacak.




































Monday, August 27, 2012

Çizgi Masal Kahramanlar 43





































Çizgi Masal Kahramanlar 43

Çizgi Masal Kahramanlar Facebook Kapaklar,Fairy Tale Heroes Comic Covers Facebook

Fairy Tale Heroes Comic Covers Facebook,Çizgi, Masal, Kahramanlar, Facebook, Kapaklar


Sunday, August 26, 2012

Pregnancy No Longer Death Sentence in sunshine state








Tears of joy accompanying safe delivery is fast becoming common place in communities across Ondo state. Pregnancy is no longer the death sentence it used to be some years back. Interestingly, it is almost like a competition among women in the state to get pregnant and even among those who had earlier stopped child bearing.

Women are having a rethink and going back to the labour ward following the string of safe deliveries being witnessed across the state in recent times.

The Abiye /Mother and Child Hospital initiative introduced by the State government is playing a major role in this development. Each day, at least 25 safe deliveries are recorded at the State MCH in Akure.

Prior to the advent of the Governor Olusegun Mimiko administration in 2008, the World Bank had declared Ondo State as having the worst maternal and child health indices in the South West zone of Nigeria.

Also, a baseline survey conducted by the state showed that only 16 per cent of patients who register at the public health facilities came back to deliver there while the remaining 84 per cent patronised traditional birth attendants and faith-based organisations. This, however, increased the number of maternal and child deaths in the state.

But the good news today, is that the challenge has been surmounted all impossibilities to become one of the states in Nigeria where pregnancy is no longer seen as the easiest way to die but rather a better place to be a mother.

This has been the trend ever since the Ondo State Government blazed the trail with the establishment of Abiye safe motherhood project and establishment of ultra modern Mother & Child hospitals specifically dedicated for ensuring survival of children and their mothers before and during pregnancy as well as after delivery in 2009.

Today in Ondo, the maternal mortality ratio is put at 100 per 100,000 live births, also within two years of the projects the State has drastically reduced maternal and child mortality ratio in the state with 30 per cent.

The progress witnessed by the state in the area of maternal health earned it the World Bank recognition - a first in the history of Nigeria and the entire African continent.

The Abiye project of the state was said to be a bold paradigm shift from what obtained previously because it sought to bring qualitative and effective healthcare services to people where they live, work and play. If the tempo in the state is maintain, the state may be awarded the 2012 Bill Gates leadership award.

Statistics show that between October 2009 when the project was launched and June 30th, 2012, a total of 12,676 deliveries were taken, out of which 11,832 women delivered naturally and 1,844 by Caesarean Section.

However, one of the beneficiaries, Mrs. Ibiyemi who spoke to Good Health Weekly during a tour of health projects in Akure has this to say, "It has never happened in this state before but today we come in and pay nothing but get quality services.

This baby I am carrying was born just yesterday, through CS it is not up to 24 hours but I am already on my feet. If it were in the private hospitals, I would have paid through my nose."

Critical observers say, one factor that may have earned the state this enviable status on maternal health may not be unconnected with its strategies to ensuring follow ups and reducing the delay in seeking qualitative care when complications arise.

To address this, Medical Director of the Mother and Child Hospital, Akure, MCHA, Dr. Lawal Oyeneyin said the state trained 50 Health Rangers, who in turn train Community Health extension workers to track at least 25 registered pregnant women till delivery even if it meant visiting them in their homes.

Each ranger or health facility is equipped with means of vehicular movement and evacuation of patients ranging from customised motorcycles to tricycle and 4-wheeled ambulances, adding that speedboat ambulances have been earmarked for riverine areas. Oyeneyin said to facilitate communication, individual mobile phones on a toll free caller-user group platform were provided for the pregnant women and their care-givers.

He recalled that the 2008 declaration by the World Bank that the state had the worst maternal and child health indices in the South West Zone served as a matter of urgency a wake up call for the administration to undertake as a matter of urgency the total reform of what he described as" dysfunctional health system".

Oyeneyin said the situation in the state informed the Abiye Safe motherhood project partly sponsored by the World Bank in 2009 to reduce child maternal mortality at least by 50 per cent and increase facility utilisation by 60 per cent.

He said the scaling up of Ondo State Safe motherhood programme tagged Abiye - plus is currently underway in the other 17 local government areas in phases. It is expected that collation of impact statistics will be complete by December 2012.

He pointed out that Abiye programme is structured to pragmatically address the impediments militating against ensuring that pregnancy is no longer a death sentence in Ondo State.

On his part, the State Commissioner for Health, Dr. Dayo Adeyanju said all the latest innovations in the state is hinged on improvement of maternal and child health in pursuit of the Millennium Development Goals, MDGs, 4 and 5.

Adeyanju noted that the Abiye safe motherhood project was sponsored by the World Bank and piloted in Ifedore Local Council with a mandate to develop sustainable, equity-based healthcare services that will provide universal access to the people.

He said healthcare service in Ondo State especially at the Mother and Child Hospitals under the Abiye safe motherhood programme is free for pregnant women, children under five, and elders above 70 years.

"Our investment in these areas is a deliberate investment which is basically to improve the human development index. For us in Ondo State, we realised the fact that there is usually the rural and urban disparity in terms of maternal and under five mortality. Often times the disease burden is always in the rural areas and facilities are always located in the urban centres which also inform our citing of some major projects in the rural areas."

mercimekli köfte


Malzemeler


  • 1 su bardağı kırmızı mercimek

  • 1 orta boy patates

  • 1.5 su bardağı köftelik bulgur (simit)

  • 4 su bardağı su

  • 1 iri soğan

  • 2 diş sarmısak

  • 2 yemek kaşığı biber ve domates salçası

  • Yarım demet maydanoz

  • Zeytinyağı

  • Kimyon, reyhan, yenibahar,

  • 1 limon veya 1 yemek kaşığı nar ekşisi

Mercimek köftesi nasıl yapılır?


  • Mercimeği yıkayıp tencereye alın. patatesi soyun ve iri iri doğrayarak ekleyin.

  • üzerine 4 su bardağı suyu koyup, mercimek ve patates iyice yumuşayana kadar pişirin

  • Diğer tarafta bulguru yoğurma kabına alın ve mercimeği suyuyla beraber bulgurun üzerine dökün.

  • Patatesleri henüz sıcakken ezip karıştırın.

  • Üzerini örtün ve bulgurun yumuşamasını bekleyin.

  • Diğer tarafta  soğanı küçük doğrayıp tavaya alın. Yağla beraber  pembeleşene kadar kavurun

  • Salçasını katıp eritin. Sarmısağı küçük doğrayın. Baharatlarını, ekşisini ekleyip altını kapatın.

  • Bu sosu ıslanan bulgurun üzerine döküp, elinizi yakmadan yavaş yavaş yoğurun.

  • Maydanozu ince kıyıp ilave edin.

  • Çiğköfte sıkar gibi köfteler sıkın.

  • Marul döşenmiş servis tabağına dizip servis edin.

NOT: Arkadaşlar mercimek köftesi yaparken dikkat edeceğiniz en önemli nokta, mercimeği fazla ıslatmamaktır. çok ıslatılan mercimek, sosta eklenince cıvır ve şekil veremezsiniz. bu yüzden ıslandıktan sonra bulgur kuru bir pilav gibi olmalıdır.

VN:F [1.9.17_1161]






Rating: 0.0/10 (0 votes cast)




VN:F [1.9.17_1161]

Friday, August 24, 2012

Giyilmesi ve Kullanılması Gerekli ve Caiz Olup Olmayan Şeyler



    Giyilmesi ve Kullanılması Gerekli ve Caiz Olup Olmayan Şeyler

    133- Her müslüman için avret yerlerini örtecek şekilde sıcaktan ve soğuktan korunacak kadar elbise giymek farzdır. Bu elbiselerin etekleri, erkeklerde bacakların yarısına kadar, kadınlarda ayaklarının yüzlerine kadar uzamalı, kollar da parmak uclarına kadar uzun bulunmalıdır.

    Erkeklerin elbisesi kırmızı veya sarı olmamalı, siyah veya beyaz renkte olmalıdır. Bu renkler müstahabdır. Yeşil renk de sünnete uygundur.

    134- Elbise ne çok yüksek, ne de çok bayağı olmalı, orta derecede bulunmalıdır. Çünkü her şeyin hayırlısı orta halde olanıdır. Bununla beraber Yüce Allah'ın verdiği nimeti gösterip şükretmek için süs olarak yeterinden fazla elbise edinmek müstahabdır. Peygamber Efendimiz buyurmuştur:

   
"Allah sana ihsan edip nimet verdiği gibi, sen de nefsine ikramda bulun."

    Diğer bir hadis-i şerif'de şöyle buyurulmuştur:

    "Şüphe yok ki Yüce Allah nimetinin eserini kulunun üzerinde görmeyi sever."

    135- Cuma ve bayram günlerinde, toplantılarda iyi ve güzel elbise giymek mubahtır. Fakat böyle elbiselerle daima bezenip durmak uygun değildir. Bu bir gurur eseri olur ve çok kere muhtaç durumda olanların kinini çeker. Böbürlenmek ve büyüklenmek için elbise giymek ise mekruhtur.

    136- Büyüklenmek maksadı ile yapılan her şey mekruhtur. İnsaniyete yakışmaz. Onun için başkalarına karşı böbürlenmek ve zorba kılığına girmek maksadı ile pek kıymetli elbiseler giyilmesi ve pek yüksek binalar yaptırılması mekruhtur. Hele böyle bir davranış israf derecesine varırsa harama dönmüş olur. Aklı kemal üzere olan kimse, yalnız gururlanmak için ve yalnız gösteriş için israfa düşmez. Parasını boş şeylere harcayarak tutuma ve tedbire aykırı hareket etmez. Başkalarına kötü örnek olacak şekilde, cemiyet hayatında gedikler açılmasına sebebiyet vermez.

    137- Fakirlerin veya geçimleri orta halde olanların büyük zenginleri taklid ederek israfa düşmeleri caiz değildir. Bu çok acınacak bir haldir. Bir zengin için giyilmesi mubah olan bir elbise, bir fakir için mekruhtur, hatta haram olabilir. Herkes haline ve servetine göre hareket etmeli, takdire rıza göstermelidir. Din ölçüleri içinde hayatını düzenlemeye çalışmalıdır.

    138- İpek kumaşlardan elbise giymek kadınlar için caizdir; erkekler için caiz değildir. Beden ile elbise arasında bir engel bulunsun veya bulunmasın eşittir. Fakat yalnız uzatma iplikleri ipek olan veya üzerinde dört parmak eninde ipek işlemeler, saçaklar ve kenarlar bulunan kumaşlardan elbise giymek erkekler için de caizdir. Bir de erkeklerin savaş halinde ipekli elbise giymeleri, iki İmam'a göre caizdir. Bu gibi elbiseler mücahidleri düşmana karşı heybetli gösterir ve kılıç darbelerine karşı dayanıklı bulunur.

    139- Erkekler için ipek kumaşlar ve ipek takkeler mekruhtur. Erkek çocuklara da, ipekli ve altın sırmalı kumaşlar giydirmek kerahetten kurtulmaz. Fakat bir erkek ağrıyan gözüne ipekli bir mendil bağlayabilir, bunda bir sakınca yoktur.

    140- İpekli eşyadan başka bir şekilde yararlanılabilir. İbrişimden dokunmuş bir seccade üzerinde namaz kılınabilir, bunda bir kerahet yoktur. Yine evin iç kısmını ipekli kumaşlarla süslemek de caizdir. Fakat bunlar bir övünme için olmamalıdır.

    Yüzleri ipek kumaştan yapılan minderler üzerine oturmak ve böyle yataklarda yatmak da İmamı Azam'a göre helaldir.

    141- Üzerinde "Maşallah" veya "Elhamdülillah" gibi bir yazı işlenmiş bir seccadeyi veya herhangi bir döşemeyi yere sermek mekruhtur. Yazıların araları açılmış ve bazı harflerin üzerine örgü örülmüş olsa bile fark etmez, keraheti vardır. Çünkü tek başına yazılan harflere de saygı göstermek gerekir. Harflerdeki bitişikliği kaldırmak keraheti gidermez.

    142- Altın-gümüş ve diğer mücevherat ile kadınların süslenmeleri caizdir. Erkekler ancak süs maksadı olmaksızın gümüşten halkalı mühür kullanabilirler. Süs için olsa bile, gümüşlü kemer, altın yaldızlı ve işlemeli kılıç kullanabilirler. Fakat altından, demirden, tunçtan, şişeden ve taştan halkalı mühür kullanamazlar; bu haramdır.

    Mühürde kaşa değil, halkaya itibar edilir. Mühürün kaşı taştan akîkden, yakuttan ve diğer şeylerden olabilir. Ancak ihtiyaç olmadıkça mühür kullanılmaması daha iyidir.

    143- Yalnız süs maksadı ile evlerde altın ve gümüş kaplar, tabla ve benzeri şeyler bulundurmak caizdir. Fakat altın ve gümüş kaplardan yemek yenmesi, su içilmesi, yağlanılması ve koku sürünülmesi hem erkeklere, hem de kadınlara mekruhtur. Gümüş veya altın çatal-kaşıkla yemek yenmesi de böyledir. Gümüş veya altın kalem veya hokka kullanmak da kerahetten boş değildir. Ancak altın veya gümüş bir kap içinde bulunan bir yiyeceği başka bir kaba aktararak sonra yemek, içmek ve kullanmakla bir kerahet yoktur.

    Yine gümüşle süslenmiş kaplardan su içilmesi de mekruh değildir. Yeter ki gümüşlü tarafı ağza alınmasın.

    144- Kalaylanmamış bakır ve tunç kaplardan yemek yenmesi mekruhtur. En iyi olan porselen cinsi kaplardır. Şişeden, billurdan ve akîkden yapılmış kapların kullanılmasında bir kerahet yoktur. Bunların temizlenmesi kolaydır. Bunlar, sağlık yönünden madenî kaplardan daha iyidirler.

    145- Sallanan bir dişi gümüş bir tel ile bağlamak caizdir. Fakat altın bir tel ile bağlamak, İmamı Azam'a göre caiz değildir. İmam Muhammed'e göre, her ikisi ile de bağlamak caizdir, bunda bir kerahet yoktur. Bir rivayete göre, İmam Ebû Yusuf'un içtihadı da böyledir.

    Yine, çıkan bir dişi yerine koyarak gümüş veya altın bir tel ile bağlamak, İmamı Azam'dan bir rivayete göre mekruhtur, çünkü bu diş ölünün dişi hükmündedir. Bunun yerine besmele ile boğazlanmış bir koyunun dişi gümüş bir tel ile bağlanabilir. Bunun yerine gümüşten bir diş de edinilebilir.

    Fakat İmam Ebû Yusuf'a göre, çıkan bir dişi yerine koyarak gümüş veya altın bir tel ile bağlamakta veya onun yerine gümüşten bir diş edinilmesinde bir sakınca yoktur. Çıkan bir dişin yerine konulmasına İmamı Azam'ın da katıldığı, İmam Ebû Yusuf'dan rivayet edilmiştir. İmam Muhammed'e göre ise, çıkan dişin yerine gümüşten de, altından da diş konulabilir.

    Düşmüş veya kesilmiş bir burun yerine altından burun yapılabilir. Fena kokacağı için gümüşten yapılmaz.

    146- Nazar değmesin diye, çocukların elbisesine boncuk işlenmesi ve nazarlıklar takılması caiz değildir. Bunlar cahiliyet devrine ait adetlerdir.

    Fakat ekin tarlalannda ve bostanlarda birer değnek üzerine hayvan kafası takılmasında bir sakınca yoktur. Bunlar hem birer korkuluktur, bazı zararlı kuş ve hayvanların buralara sokulmasına engel olur, hem de göz değmemesine sebeb olabilir. Çünkü göz değmesi, çok kez olagelen bir afettir. İnsana da, hayvana da, mala da değebilir. Onun için tarlaya ve bostana bakacak kimselerin gözleri, önce bu yüksek korkuluklara değer. Artık ondan sonra ekin ve diğer şeylere dokunmasında bir zarar kalmayabilir.

    147- Nazardan (göz değmesinden) Yüce Allah'a sığınmalıdır. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurmuştur: "Bir kimsenin kendisinin veya kardeşinin bir şeyi hoşuna giderse, bereketle ona dua etsin çünkü göz değmesi hakdır."

    Bereketle dua ise şöyle yapılır:

    "Şekil verenlerin en güzeli olan Allah ne yücedir! Allah'ım, buna bereket ver."

    Bizlerce: "Maşallah Tebarekallah" denilmesi adet olmuştur. Bir hadis-i şerifde de: "Her kim hoşuna giden bir şeyi görünce, "Maşallah lâ kuvvete illâ billâh" derse, ona göz zarar vermez" diye buyurulmuştur.

Wednesday, August 22, 2012

Stephen King - Ceset

Kariler, hayat gerçekten çok acayip bir şey. Gerçekten. Tatilden döneli 10 gün oldu, bu 10 günde KPSS'yi kazanamadığımı öğrendim, bir dershanede işe girdim, sonra KPSS'ye hazırlanmak için bir dershane arayışına girdim, ailenin durumu pek parlak olmadığı için abimin yardımını, babamın yardımını istedim ki babamla çocukluğumdan beri görüşmeyiz pek. Neyse, işle dershaneyi nasıl yürüteceğime dair kafa patlattım, bu sırada uykularım bölündü, psikolojim bozuldu. Değil kitap okumak, kitapların kapaklarına bakamaz oldum. Sonra önceden görüştüğüm bir özel liseden aradılar, hafta sonum boşaldı. Önceden anlaştığım yere milyon kere özür diledim tabii, adamların yok yere zamanını aldım çünkü. İşler bir anda yoluna girer gibi oldu, bir de bayram tatilinde babam Pamukova diye bir yere geldi Adapazarı'nda, kız arkadaşımın da memleketi olduğu için atladık otobüse, doğruca Adapazarı. Pek bir yer gördüğümü söyleyemem de ben hayatımda Pamukova kadar güzel bir yer görmedim. Dağlar, tepeler arasında, serin, sessiz, sakin. Şeftaliler, kavunlar, peynirler, böyle güzel yiyecekler olamaz. İki gün kaldım, yemin ediyorum üç gün önce toz kondurmadığım şehirden tiksindim. Deli çalışıp sınavı kazanacağım bu sene, öğretmen olarak Adapazarı'na atanmak isterim ki Pamukova'ya gidip gelebileyim gün aşırı.

Böyleyken böyle. Yine arada uykumda hoplayıp II. Mahmut dönemi yeniliklerini düşünüp uykularımı kaçırdığım oluyor ama daha iyiceyim. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Ben King'in böyle bir kitabının olduğunu unutmuşum, geçen hafta (bu yazıya geçen hafta başlamıştım, iki hafta oldu haliyle) Bostancı'daki tezgahçı abide görünce dank diye, hatta zbam diye hatırladım ve atladım.

İki öyküden oluşuyor, biri kitaba adını veren. Kapağı görünce bir yerlerden bir görüntüler çağrıştı, bir şeyler oldu o an. Aydınlanıverdim. Stand by Me diye süper bir film var, tavsiye ederim. Ceset'in filmi işte. River Phoenix için tekrar tekrar izlenir. Erken kayıp.

King'in çocukların üzerine kurduğu dünyayı başka kimsede bulamadım. Pal Sokağı Çocukları'nda bir amacı paylaşanlar, Sineklerin Tanrısı'nda şiddet. Her birinde çocukların önceden kestirilemeyen dünyasına dair bir şeyler. Öfke, hırs, hayatta kalma arzusu, arkadaşlık, bilmem ne. King'in çocuklarında bunların yanında bir de doğaüstü bir tehlikeye karşı omuz omuza mücadele etme, bir sırrı paylaşma gibi arkadaşlığı perçinleyen fakat sonrasında kolayca unutulmasına yol açan ayrı bir etken var. Bir yandan insanın bencilliğini de yüzlere pat pat vuruyor bu Uzun Stephen Efendi; doğaüstü deyip işin altından kalkan insan için ötesinin önemi yoktur. Oysa ne kadar olağanüstü olursa olsun, mesela bir umacının, orman cininin doğadan, dünyadan bağımsız olduğunu kim söyleyebilir? İnsanoğlu yaşadığı dünyayı ne kadar tanıyor? Kıtalara isimler koymakla, "Bir kıta keşfettim, süper," demekle işin bittiğini söylemek mümkün, bunu bir de uyumak üzereyken dolaptan gelen gıcırtıdan sonra deneyin bakalım. Heh heh.

Ceset bence King'in en edebi diyebileceğim romanlarından biri. Tepeye oynar hatta. Olayın süper bir kurgudan, etkileyici karakter anlatımlarından bir adım öteye taşınmasıyla söylüyorum bunu: King'in çocuklarla ilgili, hatta belki kendi çocukluğundan da pek çok şey katarak kurguya yedirdiği sözleri bir tık, iki tık, artık kaç tıksa o kadar haz veriyor okuyucuya. Doğaüstünün bilinmeyen maceralarıyla işi bitirmiyor King, dört arkadaşın serüvenini, hayatlarını, her şeylerini ortaya koyuyor. O'dan farkı bu. Rüya Avcısı'nda biraz bundan var ama iş bu kitapta tam olmuş.

Castle Rock'ta çocukların gizli bir kulüpleri var, yaz tatili başlamış. Orada toplanıyorlar. İşte tatile gidenler, şunlar bunlar. Dört tane arkadaş kalıyor. Vern, Teddy, Chris, Gordon. Her birinin hikâyesi trajik. Vern psikopat bir kardeşimiz. Arabaların önüne atlayıp son anda çekiyor kendini falan. Böyle ölümcül işler peşinde. Gordon kardeşimiz anlatıcı rolünde. 1960'ları anlatıyor, kendi çocukluğunu. Ben diyeyim 30 yıl, siz deyin 20 yıl sonra. Kendisi grubun gelecek vadeden çocuğu. Öyküler yazıyor, arkadaşları da ağızları açık dinliyorlar. Bir iki öykü olduğu gibi kitapta yer alıyor, süper. Gordon'ın yeteneğini okuyucu da görmüş oluyor. Zaten bu hikâyeyi anlatırken araya çok meşhur bir yazar olduğunu da sıkıştırıyor köftehor. Harbiden milyonlarca satan kitaplar yazmış. Adam olmuş yani, o çocukluğa rağmen. Abisi de yetenekli bir futbolcu, fakat bir kazada ölünce anneyle babanın kafada bir iki şalter kapanıyor, Gordon'a bok gibi davranıyorlar.  Teddy'nin babası psikopat katil gibi bir şey, bir akıl hastanesinde tutuluyor. Başka bir şey söylemeye gerek yok sanıyorum. Chris de kendi halinde bir çocuk, abisi serseri takımıyla dolanıyor, baba alkolik. Grup tam kaybeden grubu.

Her şey, Vern'in serseri olan abisinin bir arkadaşıyla konuşmalarını duymasıyla başlıyor. Ray Brower diye bir çocuk ormanda kaybolmuş, ölmüş, cesedine rastlamışlar. Çeteyle birlikte gidip cesedi alacaklar, yetkililere teslim edecekler, meşhur olacaklarr, bilmem ne. Vern koşup arkadaşlarına söylüyor durumu, kamp yapacağız diyerek izin alıyorlar ve çocuğun görüldüğü yere doğru yolculuk başlıyor.

King'in hayali kasabasının çocuklarla mücadelesi.

"(...) Bruce Springsteen'in bir şarkısında, 'kentin çevresindeki karanlık' dediği şeyden ötürü. Bana kalırsa hepimiz zaman zaman, Tanrı'nın bize verdiği bu döküntü vücutlara rağmen, o karanlığa meydan okuma isteğini hissediyoruz. Yo... döküntü vücutlara rağmen değil, onlar yüzünden." (s. 96)

Çocukların deli cesaretiyle bu birleşince işte seyreyle tantanayı. Cujovari havalardan tren altında kalma tehlikesine bir sürü şey yaşıyor çocuklar, zaten sıkıcı bir yaz tatilini korku dolu bir serüvene çeviren de bu: Bilinmeyen doğru atılan adımlar. Ailelerinden daha kötü şeylerle karşılaşamayacaklarını zannediyorlar sanıyorum. Gerçekten de karşılaşmıyorlar. Hangi umacı, anneyle babadan daha ölümcüldür ki?

Ebeveynlerin gerçekten, gerçekten hayatın içine ettiği anları belki çoğu insan bilmez. Korkak anneler, orada pek olmayan babalar... Çocuğa büyük bir özgürlük ortamı verilmiş olur belki. Hayalet gibi dolanan büyüklerin yanında kendi seçimlerini yapan çocuklar, kendi geleceklerini belirleyen umut dolu genç insanlar... Mutluluğun ardından kararsızlığın yavaş yavaş gelmesi pek uzun sürmüyor ne yazık ki. Mutluluk çok uzun bir yol, yürümek için fazlasıyla uzun. Eh, annelerin ve babaların iteklemesi gerekiyor, ortada olmadıklarında da düşülen yalnızlığı hayal edelim. Etmeyelim, zira içim karardı. Neyse, ebeveynler yoksa arkadaşlar vardır. Chris mesela. Chris her şeyin farkında. Yani Gordon'ın yazar olacağını seziyor, diğer iki arkadaşın beyinsiz olduklarını, bir bok olamayacaklarını da biliyor. Bu sebeple kenara çekiyor Gordon'ı, adam olmasını ve oralardan kurtulmasını söylüyor.

"(...) Ama çocuk kısmı, biri onu kollamadıkça her şeyi kaybeder. Annenle baban bunu yapamayacak kadar berbat durumdalarsa, belki de benim yapmam gerekir." (s. 118)

Şöyle bir arkadaşımız olamadı. Bir de öğretmeni tarafından katakulliye getirilmesi var. Para çalmış Chris, sonra pişman olup öğretmenine vermiş. Öğretmeni kendine yeni etek almış o parayla. Bu kadar. Dünyanın zaten adaletli bir yer olma gibi bir zorunluluğu yok, yine de insan düşünüyor. Hayatta onca çok boşluk var ve öyle saçma şekillerde o boşlukları dolduruyoruz ki en küçük bir gedikte inançlarımızın aptallığını düşünmeyip suçu daha yüce birilerine atma gereksinimi duyuyoruz.

Ölü çocuğa doğru ilerlerlerken bir da Blair Cadısı olayı yaşanıyor. Ormanda çığlıklar, bir şeyler... King germesi diye literatüre ne zaman girecek, merak ediyorum. Altıma dolduruyordum çok affedersiniz o sayfalarda.

Cesedi buluyorlar, o sırada bu belalı abiler de geliyor. Tabii arbede, tehditler derken Chris yanında getirdiği babasının silahını çekiyor falan. Sonuç olarak çete dağıtılıyor ve oraya gelene kadar cesedi görme isteklerini kaybeden gençler de aydınlanmış olarak evlerine dönüyorlar.

Devamı var, ne olduklarını da görüyoruz sonra. Beklediğimiz gibi; adaletsiz. Adalet, insanın zayıflığını, acizliğini en çıplak şekilde ortaya koyan bir kelime. Şöyle bitireyim:

"En önemli şeyler söylemesi en zor olanlardır." (s. 140)

Bu ilk öyküydü, bir de Hiddet var. Bunu anlatmıyorum, bana kalacak. Sadece şu: Çocuklar dipsiz bir kuyudur. Büyüdükçe o kuyuyu dünyayla doldururuz. İnsanoğlu için anlamlı olan şeylerle doldururuz. Bazen de doldurmayız. Bazen o kuyu dolmak istemez. Böyle zamanlarda nereye kadar inildiğini orada güneşler açsa dahi kimse göremez. Böyle bir çocuğu al, diğerlerinin yanına koy. Liseye mesela. Lisede katliam yapmayı düşünen var mıdır aramızda? Eğlencelidir.

Ateş Yolu vardır King'in, pek kimse bilmez. Aynı tadı veren bir kitap. Tamam, fantastik olaylar süper, nefis. Lakin ki bir insanın yavaş yavaş delirmesinden, bir gencin söz gelimi bir tetiği yavaş yavaş çekerken dudaklarını yalamasından daha fantastik ne olabilir?

Dantel...






Elbiselerde dantel ve renkli kurdele, harika bir birleşim oluşturuyor.


Tuesday, August 21, 2012

Bir abimle Zamanlar he dedim Amerika anlamadım




David 'Noodles' Aaronson abimle ve arkadaşları 20'lerin New York'un Bir zamanlar amerika izle da beraber murat büyümüşlerdir. 30'larda gangster dünyasında murat fırtına gibi esen sıkı dostlar zamanla dağılırlar. Fakat bursaya 60'ların sonunda Aaronson New bursaya York'a geri dönecek ve geçmişiyle gideceklermiş yüzleşecektir.Birlikte büyüyen bir grup Yahudi ben de arkadaşın, gangster dünyasına adım atmasıyla geçirdiği ben de aşamaları ve sonrasını konu edinen film, Spagetti gitmek Western'lerle ünlü Sergio Leone'nin çoğu istiyorum İtalyan bir ekiple, bir çok sahnesini Avrupa'da dedim çektiği bir yapım. Hollywood'un dedim yazılı olmayan kurallarının işlemediği, murat ahlak muhasebesi ve dersler içermeyen, duygusal bir şeyler olabildiği kadar sert de olabilen bir film. Nihayetinde söyledi unutulmaz müzikleri ve fakat Robert de Niro'lu anlamadım kadrosuyla da he dedim çoktan klasikler arasında yerini almış he dedim durumda.






 

Örgü Bebek Hırkası Modeli ve Yapılışı



Sponsor Bağlantıları




Örgü Bebek Hırkası Modeli ve Yapılışı

Modele 60 ilmekle başlanır.

Modelin Yapılışı






Sponsor Baglantilari













ARKA:

60 İLMEK BAŞLANIR.

10SIRA(5CM)2TERSX2YÜZ(DESEN KURULUMU İÇİN

3TERS,2DÜZ,2TERS OLARAK YAPILIR)LASTİK ÖRÜLDÜKTEN SONRA

DESEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE KURULUR

3DÜZ,2TERS,4DÜZ,2TERS,4DÜZ,2TERS,6DÜZ,2TERS,4DÜZ

,2TERS,4DÜZ,2TERS,6DÜZ,2TERS,4DÜZ,2TERS,4DÜZ,2TERS,3DÜZ

4İLMEK OLAN BURMALAR 5SIRA ÖRÜLÜPBURULUR6 İLMEK OLAN

BURMALARUZUN OLDUKLARI İÇİN DAR SAÇ ÖRGÜSÜNÜN1.,3.,5.,7.VE 9.BURMALARDA BURULUR

ÖRGÜ 22 CME GELDİĞİNDEKOL EVİ İÇİN3 İLMEK KESİLİRYAKA KESİNTİSİ

34 CM DE3-3-14-3-3OLARAK KESİLİRVE DEVAMINDA 14 ER İLMEKOLAN

OMUZLAR KAPATILIR

KOL:40 İLMEK BAŞLANIR10 SIRA 2TERS,2YÜZ LASTİK ÖRÜLDÜKTEN

SONRADESEN KURULUR

3DÜZ,2TERS,4DÜZ,2TERS,4DÜZ,2TERS,6DÜZ,2TERS,4DÜZ,2TERS,4DÜZ,

2TERS,3DÜZ

8CM DEVAM EDİLİRSONRA 3 DEFA 3SIRADA 1ARTTIRILARAK

46 İLMEĞE ULAŞILIR

ÖRGÜMÜZ 16 CM OLDUĞUNDAÖN KOLDAN 3,2VE ARKA KOLDAN 3İLMEK

KESİLİR

DEVAMINDA HER SIRA BAŞINDA1ER İLMEK KESEREK22 İLMEK KALANA

KADAR ÖRÜLÜRVE 16 İLMEK KALINCA2SIRA DAHA ÖRÜLÜP BİTİRİLİR

ÖN:25 İLMEK BAŞLANIR 10 SIRA 2TERS,2DÜZ LASTİK ÖRDÜKTEN SONRA

DESEN KURULUR

(ÖRDÜĞÜMÜZPARÇANIN ÖN ORTAKISIMDAN BAŞLADIĞIMIZI VAR SAYIYORUZ)

2TERS,4DÜZ,2TERS,6DÜZ,2TERS,4DÜZ,2TERS,3DÜZ

4 İLMEK OLAN BURMALAR 5SIRA ÖRÜLÜP BURULUR6İLMEK OLAN BURMALARUZUN OLDUKLARI İÇİNDAR SAÇ ÖRGÜSÜNÜN1.,3.,5.,7.VE 9.BURMALARDA BURULUR

ÖRGÜ 15 CM OLDUĞUNDA YANDAN 2DEFA 1ER İLMEK ARTTIRILARAK İLMEK SAYIMIZ 27 OLUR

KOL EVİ EKSİLTMESİ22CM DE 3-2 OLARAK UYGULANIRÖRGÜMÜZ 37 CM OLDUĞUNDA YAKA KESİMİ4-3-1UYGULANIROMUZ İÇİN KALAN

14 İLMEK ÖRGÜ 38 CM OLUNA KADAR ÖRÜLÜR VE TEK SEFERDE KAPATILIR

ÖN BANT İÇİN 5NOLU ŞİŞ İLE 67 İLMEK ALINIRVE 5CM 2DÜZX2TERSLASTİK ÖRÜLÜR SOL ÖN BANT ÖRÜLÜRKEN 2,5CM ÖRDÜKTEN SONRA YUKARIDAN

1,5CM BIRAKILARAK7,5CMARA İLE 3ADET İLİK AÇILIRDİĞER ÖN AYNI ŞEKLDE ÖRÜLÜR

YAKA:

OMUZLAR DİKİLDİKTEN SONRA ÖN PARÇALARDAN 19AR ARKADAN 34 İLMEK TOPLAM 72 İLMEK4 NOLU ŞİŞ İLE 2CM 2/2 LASTİK ÖRÜLDÜKTEN SONRA

6 NOLU ŞİŞE AKTARILIRVE ÖRGÜMÜZ 10CM OLUNCATEK SEFERDE KAPATILARAK MODEL TAMAMLANIR.






Bir önceki yazımız olan Omzu Açık Örgü Bayan Bluzu ve Açıklaması başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.



Sponsor Bağlantıları




« Örgü Çocuk Kazağı Modeli ve Açıklaması   |  

Örgü Çocuk Süveteri ve Yapılışı »






Yorumlar

Monday, August 20, 2012

şiş ile örülen şal resimleri




Bulunduğunuz Sayfa: Ana Sayfa //

Şal Modelleri //

Şiş İle Örülen Şal Resimleri






birbirinden güzel ve kullanışlı örgü şal örnekleri, isterseniz hediye edin isterseniz kendiniz kullanın ama bu modelleri sakın kaçırmayın. En yeni örgü bayan şal modelleri



gri renkli bayan şal modelleri tokalı bayan şal modelleri örgü bayan şal örnekleri yeni bayan şal çeşitleri resimleri



mor renkli bayan şal örnekleri püsküllü bayan şal modelleri yağmur damlası örnekli örgü şal modelleri bayan şal resimleri



Bu sayfa şu şekillerde arandı:






  • tasli kabarik gelinler






  • tig ile hayvanlar






Friday, August 17, 2012

Meshur Pembe Maske tarifi






Meshur Pembe Maske tarifi ...Pembe maske son günlerin en ilgi çeken maskeleri arasında yer alıyor.Piyasada satılan ürünlerin yanında sizde evinizde pembe maskeyi hazırlayabilirsiniz.Maskemiz için gerekli malzemeler ; 1 adet gazlı bez1 yemek kaşığı gül suyu1 yemek kaşığı gül yağı1 yemek kaşığı avakado yağı1 yemek kaşığı badem yağı1 yemek kaşığı kayısı yağı2 yemek kaşığı kil1 e vitamini kapsülü İlk olarak yüzümüze pieling yapıyoruz ardından tüm malzemeleri karıştırıyoruz. yüzümüze 1 kat gazlı bez örterek maskeyi gazlı bez üzerinden sürüyoruz.bu maske çıkarken yüzün tahriş olmasını engelliyor.maske kurudugunda yüzden çıkartıyoruz.gün aşrı 10 seans uyguluyoruz.Siyah noktalar ve izler için işe yaradığı tarafımca kanıtlanmıştır. güzellik uzmanı Züleyha İncekara"dan alinti...finanstek.net

Sebzeli Mercimek Çorbası Tarifi




Merhaba, çorbalar sağlıklı ve az kalorili besinler olması sebebi ile çok yararlı yemeklerdir. Üstelik Ramazan ayının da gelmesiyle iftarda yemeklerden önce çorba tüketmek midemizi koruyor. Sebzelerle yapabileceğimiz bu mercimek çorbası eminim sizin de hoşunuza gidecektir, şimdi tarifine geçelim.






Önce soğanları incecik kıyalım. İnce ince kıydığımız soğanları yağda salça ile kavuralım.

Ardından sebzelerimizi minik minik doğrayıp bir tencereye koyalım.

Kırmızı mercimeği yıkadıktan sonra sebzelerin bulunduğu tencereye ekleyelim.

Baharatlarını ve suyunu da bu aşamada koyup sebzelerimiz yumuşak bir kıvama gelene kadar pişirelim.

Servis yaparken içine ince kıyılmış maydanozları koyalım. İsteğe göre nane yapraklarını da koyalım, hem süslü olsun, hem hoş bir tat.

Sebszeli Mercimek Çorbası hazır, afiyet olsun.









Malzemeler: (5 kişilik, 40 dakika)

1 adet orta boy havuç1 adet orta boy patates1 adet orta boy soğan1 adet kereviz1 çay bardağı kırmızı mercimek1 adet orta boy domates3-4 dal maydanozisteğe göre nane yaprakları2-3 yemek kaşığı sıvı yağ1 çay kaşığı kırmızı toz biber1 tatlı kaşığı salça5-6 su bardağı sutuz

Tuesday, August 14, 2012

HALKALI HAVLU DANTEL MODELLERİ

type="html">













HALKALI HAVLU KENARI MODELLERİ






Sizlere uzun süredir yeni model yayınlaya mıyordum  artık zamanı geldi bu örneği uzun süre önce ördüm arada unutulan modellerden biri.Küçük halka kullanılarak örülüyor dört zincir çekip halkanın içine batıyoruz tüm yapılan işlem bu.Altta resimde örülüş sırasını çizerek gösterdim.Halkaların birbirine tutturulduğu yerde iki zincir çekip diğer eş gelen kısmına sık iğne ile birleştirip iki zincir çekip halkamızı örmeye devam ediyoruz.   























Oktay Usta Tavada Peynirli Salamlı Börek Tarifi


Oktay Ustanın Tavada Peynirli Salamlı Börek Tarifi şu şekilde.




Tavada Peynirli Salamlı Börek İçin Malzemeler

3 Adet Yufka

1 Kase Kültür Mantarı

2 Adet Biber

1 Adet Kırmızı Biber

1 Adet Domates

50 Gram Salam

1 Çorba Kaşığı Tereyağı

200 Gram Peynir




Tavada Peynirli Salamlı Börek Yapılışı

Mantar ve biberleri doğrayıp biraz sıvıyağ koyduğumuz bir tavada soteliyoruz. Yarı kıvamda sotelendikten sonra doğranmış salamı ekleyip sotelemeye devam ediyoruz. Domatesi küçük küpler şeklinde doğruyoruz. Tavanın altını kapatmaya yakın domatesleri katıyoruz.




Tuzunu ve karabiberini ekliyoruz. Domateslerde biraz daha kavrulduktan sonra altını kapatıyoruz. Tavamızın tabanını yağlıyoruz. Tereyağını ayrı bir yerde eritiyoruz. İlk yufkayı tavanın tabanına seriyoruz. Erimiş tereyağına biraz sıvıyağ koyup karıştırıyoruz. Yufkanın üzerine biraz damlatıyoruz.




Diğer yufkayı parçalayıp üzerine yayıyoruz. Üzerine biraz daha yağ sürüyoruz. Salamlı ve mantarlı harcımızı yufkanın üzerine döküp yayıyoruz. Beyaz peyniri üzerine ufalıyoruz. Üzerine diğer yufkayı seriyoruz. Dışarıda kalan yufkaları içe doğru kapatıyoruz. Üzerine yağ sürüp kısık ateşte pişiriyoruz. Ara ara spatulayla kaldırıp kontrol




Afiyet Olsun.



Bu yazı Yemek Tarifleri kategorisine, Oktay Usta Tavada Peynirli Salamlı Börek, Oktay Usta Tavada Peynirli Salamlı Börek Tarifi, Oktay Ustam Tavada Peynirli Salamlı Börek, Tavada Peynirli Salamlı Börek, yeşil elma Tavada Peynirli Salamlı Börek etiketleri ile admin tarafından yazılmıştır. yer imlerinize ekleyin.

Saturday, August 11, 2012

KOLAY TURŞU



MALZEMELER:

2 tane bostan patlıcanı.

8 tane biber.,

yarım kahve fincanı zeytinyağı.,

1 baş sarımsak.,

1 tatlı kaşığı limon tuzu.

tuz.,

yeteri kadar su.

Patlıcanları ve biberleri fırın tepsisine yerleştirip pişiriyoruz..İsterseniz tavada ocakta da yapılabilir.Tek tek soyup kuşbaşı iriliğinde doğruyoruz.Sarımsakları soyup  tuz ile beraber eziyoruz.Turşuyu yapacağımız derin  kabın içinde yağ ve dövülmüş sarımsakları beyazlayana kadar kaşıkla iyice çırpıyoruz.1 bardak su ilave edip doğradığımız közlenmiş patlıcan ve biberleri bu sosun içine koyuyoruz.Karıştırıp suyun yeterli olup olmadığına bakıyoruz.Su miktarı sizin zevkinize kalmış.Ağzını kapatıpbir kaç saat  dolapta bekletiyoruz.Dolma,pilav ve makarnaların  yanında tüketebileceğimiz bir turşu elde ediyoruz.Dolapta ağzı kapalı olarak 1 hafta saklayabileceğimiz bir turşu oluyor.

En şık örgü bayan panço modelleri

Submitted on

Ağustos 8, 2012 by

admin






Yepyeni örgü bayan panço modelleri sizlerle hanımlar…






Merhaba hanımlar, bugün sizlere birbirinden şık ve güzel panço modellerini sunacağım. Kış aylarında bizleri sıcacık tutan ayrıca bahar ve yaz aylarında da kullanım imkanı sağlayan inceli kalınlı panço modellerinin örneklerini sayfamızda paylaşıyoruz.






Hem çok şık em de çok kullanışlı olan bu örgü panço modelleri özellikle kış aylarında kıyafetlerimizin üzerine alıp dışarı çekabileceğimiz ve bizi soğuktan koruyacak bir giysi modelidir.İşte sizlere en güzel örgü bayan panço modelleri iyi günler.













Bir önceki yazımız olan Yepyeni iğne oyası modelleri başlıklı makalemizde Yepyeni iğne oyası hakkında bilgiler verilmektedir.

Friday, August 10, 2012

Hz.Ali (a.s.) Şehadeti...


















































































































Şah-ı Merdan İmam Ali (as) şehadet yıldönümünde İslam dünyasında ve ülkemizde çeşitli etkinliklerle anılıyor.






İmam Ali (as)'ın Hayatı

Hicretin 40. yılında Ramazan ayının 19. günü Kufe Mescidi'nde, sabah namazında, Hariciler tarafından yaralanan İmam Ali (as) iki gün sonra şehit oldu.

Hz. Emir-ül Mü'minin Ali (a.s), Beni Haşim kabilesinin büyüğü, Hz. Peygamber-i Ekrem’in amcası Ebu Talib'in oğludur. Ebu Talib, Peygamber efendimizi çocukluk döneminden itibaren kendi evinde büyütüp himayesi altına almış, Hazret’in peygamberliğe seçilmesinden sonra da hayatta bulunduğu sürece o ilahi nuru, kafirlere, özellikle de Kureyş kafirlerine  karşı korumuş, bu uğurda hiçbir fedakarlıktan geri durmamıştır.

Hz. Ali, (meşhur rivayete göre) bi'setten on yıl önce dünyaya gelmiştir. Altı yaşında iken de Peygamber'in isteği üzerine, Mekke ve yöresinde meydana gelen kuraklık nedeniyle maddi sıkıntıya giren babasının yanından ayrılarak, Peygamber'in evinde yaşamaya başlamış, böylece bizzat o Hazret’in eğitimi altına girmiştir. [1]

Bu arada Peygamber-i Ekrem, gelenek haline getirdiği Hire dağındaki yıllık ibadeti esnasında ilk vahiy inerek peygamberliğe seçildikten sonra eve dönüp olayı anlattığında, o Hazret’e ilk iman getiren kişi Hz. Ali (a.s) olmuştur. [2]

Yine İnzar ayeti ismiyle meşhur olan “En yakın aşiretini uyar” [3] ayet-i kerimesi nazil olarak Peygamber-i Ekrem yakın akrabalarını uyarmakla görevlendirildiğinde, Hz. Resul akrablarını toplayarak onlara: "Sizlerden kim, benim bu görevimde bana yardım etmeye hazırdır ki, benim kardeşim, vasim ve aranızda halifem olsun?" buyurduğunda, onların arasından yalnızca Hz. Ali (a.s) ayağa kalkarak imanını ibraz etmiş, buna müteakip Peygamber-i Ekrem de mübarek elini Hz. Ali’nin omuzuna koyarak: “Bu benim kardeşim, vasim ve sizin aranızdaki halifemdir; onu dinleyin, ona itaat edin” buyurarak o Hazret’in iman etmesini kabul etmiş ve İslam dininin ilk başından itibaren kendinden sonra Hz. Ali’nin geldiğini vurgulamıştır. Böylece Ali (a.s) Müslümanlar arasında ilk iman getiren ve hayatı boyunca Allah'tan başkasına tapmayan ilk şahsiyet olmakla birlikte, Hz. Resulullah (s.a.a)’dan sonra İslam dininin ikinci şahsiyeti oluvermiştir. [4]

Ali (a.s), Peygamber-i Ekrem’in hicretine kadar devamlı onunla birlikte olmuş, düşmanlarına karşı onu savunmuş, kafirlerin Allah Resulü’nü katletme kararı aldıkları hicret gecesi de Ali (a.s), canını feda etmek pahasına, Peygamber efendimizin yatağında yatmış ve Resul-ü Ekrem bu sayede gizlice evden ayrılarak emniyet içerisinde Medine'ye doğru yola koyulabilmiştir.[5] Hz. Rusulullah’ın emniyete kavuşmasından sonra da o Hazret’in vasiyeti üzerine, Peygamber-i Ekrem’in nezdinde emanet olan halkın emanetlerini sahiplerine iade ederek annesini, Resul-ü Ekrem’in sevgili kızı Fatimei Zehra’yı başka iki kadınla birlikte alıp Medine'ye doğru hareket etmiştir.[6]

Medine'de devamlı Resulullah’la birlikteydi. Peygamber-i Ekrem hiçbir zaman gizlide ve açıkta onu kendisinden ayırmadı. Biricik sevgili kızı Hz. Fatıma'yı zevce olarak ona münasip gördü. Müslümanlar arasında kardeşlik akdi okuttuğunda, Ali'yi (a.s) kendisine kardeşliğe layık gördü.[7]

Ali (a.s) Peygamberin katıldığı tüm savaşlarda hazır bulundu. Bir tek Tebuk savaşına katılmadı. O da Peygamberin emri ile Medine'de Peygamberin yerinde kaldığı içindi. İşte o zaman, yine Hz. Ali’nin seçkin makamını ümmetine bildirmek gayesiyle Hz. Ali’ye hitaben: “Sen bana oranla Harun’un Musa’ya oranla sahip olduğu mevkie sahipsin; ancak benden sonra peygamber gelmeyecektir” buyurdu.“[8] Böylece peygamberlik dışında sahip olduğu makamlarının tamamın Hz. Ali (a.s)’da da bulunduğunu açıkca gözler önüne sergiledi.

Hz. Ali hiç bir savaşta geri adım atmadı; hiçbir an düşmandan kaçmadı; hiçbir şart altında Peygamberin emrinden çıkmadı. İşte bu nedenledir ki, Peygamber-i Ekrem’in: "Hiç bir zaman Ali haktan ve hak da Ali'den ayrılmaz"[9] övgüsüne mazhar oldu.

Ali (a.s) Peygamber'in vefatında otuz üç yaşındaydı. Tüm dini faziletlere sahip olup, sahabe içerisinde her açıdan en seçkin mevkide olmasına ve Hz. Resulullah (s.a.a)’ın ümmete açıkça: “Ben kimin mevlası (efendisi) isem Ali de onun mevlasıdır” [10] ve “Ali benden sonra her mü’min erkeğin ve mü’me kadının velisidir” [11] buyurmasına rağmen o Hazret’in genç olması ve Peygamber'in savaşlarında kafirlerden bir çoğunu öldürüp, onlardan düşman kazanması bahane edilerek hilafetten kenara itildi. Böylece o Hazret’in eli tüm genel olaylardan kesildiğinde evinin bir köşesine çekilerek özel kişileri eğitmeye başladı. Peygamber'in vefatından sonra 25 yıl üç halifenin hilafet zamanı geçti. Üçüncü halife Osman öldürüldüğünde halk Hz. Ali'ye (a.s) biat ederek onu hilafete seçti.

Hz. Ali (a.s) dört yıl dokuz ay süren hilafeti müddetinde Peygamber'in siretine uyup, hilafet'e inkılap ve kıyam ruhu verdi. Toplumda çeşitli ıslahlara baş vurdu. Elbette bu ıslahlar, bir kısım çıkar peşinde koşanların zararına olduğu için sahabeden bazıları, Ümm-ül Mü'minin "Ayşe" "Talha" "Zübeyr" ve "Muaviye" liderliğinde üçüncü halifenin kanını bahane ederek halifeye karşı çıkıp, çeşitli çirkin olaylara sebebiyet verdiler.

 O hazret bu fitneleri yatıştırmak için Basra yakınlarında Ayşe, Talha ve Zübeyr ile savaştı ve bu savaş, Cemel savaşı adında maruf oldu. Irak ve Şam sınırlarında Muaviye ile savaştı; bu savaş Sıffın savaşı adını aldı ve bir buçuk yıl devam etti. Nehrevan adıyla maruf olan muharebesinde de Hariciler ile savaştı.

Böylelikle o hazretin hilafet müddetice gösterdiği çabaların bir çoğu iç kargaşaları gidermek yolunda geçti. Çok geçmeden Hicretin 40. yılı Ramazan ayının 19. günü Kufe mescidinde, sabah namazında, Hariciler tarafından yaralanıp iki gün sonra şehit oldu.[12]

Hz. Emir-ül Mü'minin (a.s) tarihin tanıklığına, dost ve düşmanın itiraflarına göre insani değerlerde hiçbir eksikliği olmayıp İslami faziletlerde Peygamberin terbiyesine tam bir örnek idi. Onun şahsiyeti hakkında yapılan bahisler, Şia ve Ehl-i Sünnet ve bu konuda bilgi sahibi olanlar tarafından yazılan kitaplar hiç kimse hakkında olmamış ve yazılmamıştır.

Ali (a.s) ilim ve bilgi açısından Peygamberin ashabı arasında en üstünüdür. İlmi açıklamalarıyla özgür kanıtlama ve burhan tarzını ortaya koyduğu gibi, ilahi öğretilerde ve felsefi bahislerde de bulundu. Kur'an'ın lafzını korumak için Arapça dilbilgisi kurallarını icat ettiği gibi Kur'an'ın batınında da konuştu. Hitabet etmekte en becerikli, Araplar içinde (birinci bölümde geçti) şecaatte dillere destan idi. Peygamberin zamanında ve ondan sonra yaptığı savaşlarda hiçbir zaman paniğe kapılmadı. Defalarca çeşitli olaylar örneğin Uhud, Huneyn, Hayber ve Hendek gibi savaşlarda Peygamberin ashabı ve ordusu paniğe kapılıp titrediler, bazıları da firar ettiler. Fakat Ali (a.s) bunların hiç birinde düşmana sırt çevirmedi. Savaşta ün kazanan yiğitlerle savaştığında hiçbiri kurtulamadı. Bu güce sahip olduğu halde güçsüzlerle savaşmadı. Firar edeni takip etmedi, gece saldırı yapmazdı ve suyu düşmana kesmezdi.

Hayber savaşında hücum edip kalenin kapısını yerinden söküp bir kenara atması tartışılmaz tarihi bir realitedir.[13]

Yine Mekke'nin fethinde Peygamber-i Ekrem (s.a.a) putların kırılmasına emir verdiğinde Ali (a.s), Peygamberin isteğiyle, o hazretin omuzlarına ayaklarını koyarak Kabe'nin üzerine çıkıp, oraya dikilen taştan yontulmuş koskocaman Hübel denilen putu yıktı.[14]

Ali (a.s) takva ve abitlikte de tek idi. Onun sertliğinden şikayet edenlerin cevabında, Peygamber; "Onu kınamayın. Çünkü o Allah'a aşıktır." buyurdu.[15]

Sahabeden olan Ebu Derda, o hazretin kupkuru cesedini Medine hurmalıklarının birinde görünce haber vermek için onun evine gelip Hz. Fatıma'ya "Kocandan taraf başın sağ olsun" dedi. Peygamberimizin kızı "Amcam oğlu ölmemiş, ibadet ederken ilahi korkudan bayılmıştır. Onun bu hali çokça görülmektedir" buyurdu.

Ali'nin (a.s) fakirlere yardım etmesi, emri altında olanlara muhabbet etmesi, çaresizlerin imdadına koşması, cömertliği ve affı hakkında bir çok kıssalar vardır. Eline geleni Allah yolunda fakir ve miskinlere verip kendisi çok zor koşullarda yaşıyordu. Çiftçiliği, fidan dikmeyi, su kuyuları kazmayı ve bayır yerleri yeşillendirmeyi severdi. Fakat bu yolda elde ettiği şeyleri fakirlere vakfederdi. O Hazretin vakıfları "Ali (a.s) sadakaları" adında meşhurdur. Hilafetin sonlarında bunların epeyce (yirmi dört bin dinar) geliri vardı.[16]

--------------------------------------------------------------------------------

[1]- Fusul-ul Mühimme, 2. b. s.14, Harezmi'nin Menakıb kitabı, s.17.

[2]- Zehair-ul Ukba, Kahire b. yıl 1356, s.58. Harezmi'nin Menakıb kitabı, Necef b. yıl 1385 H. s.16-22. Yenabi-ul Mevedde, yedinci baskı, s.68-72.

[3] - Şuarâ: 214

[4]- İrşad-i Şeyh Müfid, Tahran baskısı, 1377 yılı, s.4, Yenabi-ul Mevedde, s.122, Tefsir-i Taberi c. 19 s. 68, Dürr-ül Mensur c. 5 s. 97

[5]- Fusul-ul Mühimme, s.28-30. Tezkiret-ül Havass, Necef baskısı, 1383 H. yılı, s.34. Yenabi-ul Mevedde, s.105. Menakıb-ı Harezmi, s.73-74.

[6]- Fusul-ul Mühimme, s.34.

[7]- Fusul-ul Mühimme, s.20. Tezkiret-ul Havass, s.20-24. Yenabi-ul Mevedde, s.63-65.

[8]- Tezkiret-ul Havass, s.1. Fusul-ul Mühimme, s.21. Menakıb-ı Harezmi, s.74.

[9]- Muhammed b. Şehraşub'un "Menakıb-ı Al-i Ebu Talib" kitabı, Kum baskısı, c.3, s.62 ve 218. Gayet-ul Meram, s.539. Yenabi-ul Mevedde, s.104.

[10] - Müsned-i Ahmet bin Hanbel 606, 906, 915, 1343, 2903, 17749, 18497, Sahih-i Tirmizi 2646, Sünen-i İbn-i Mace 113, 118 numaralı hadisler  vs.

[11] - Müsned-i Ahmet 2903, 1908, 21934, 211883, 21889 numaralı hadisleri vs.

[12]- Menakıb-ı A-li Ebu Talib, c.3, s.312. Fusul-ul Mühimme, s.113-123. Tezkiret-ul Havass, s.172-183.

[13]- Tezkiret-ul Havass, s.27.

[14]- Tezkiret-ul Havass, s.27. Menakıb-ı Harezmi s.71

[15]- Menakıb-ı Al-i Ebu Talib, c.3 s.221. Menakıb-ı Harezmi, s.92.

[16]- Nehc-ül Belağa, üçüncü bölüm, 24. mektup.






Domatesli Pilav Tarifi






Malzemeler: 2 su bardağı pirinç Üzerine Kaynamış su 3 orta boy domates(rendelenmiş) 1 çorba kaşığı toz şeker 1 dolu çay kaşığı tuz 1 çay kaşığı karabiber 2 yemek kaşığı zeytinyağı 2 yemek kaşığı tereyağı 1,5 su bardağı kaynamış su Dereotu Pirinçlerin üzerine sıcak su koyarak 15-20 dakika bekletin. Domatesleri rendeleyin.Yapışmaz tavada 1 yemek kaşığı zeytinyağında,domatesleri şeker ile bir taşım pişirin. Diğer bir tencereye 1 yemek kaşığı zeytinyağını ve tereyağını koyun ve eritin.Suyu süzülmüş ve tuzu ekleyin.Pirinçlerin ortası şeffaf olana kadar kavurun.(tuz pirinçleri sertleştirerek kırılmasını önler,bu yüzden tuzu bu aşamada tutmak gerekiyor).Üstüne karabiber ve domates rendesini ekleyin.En son 1,5 bardak sıcak suyu da ilave edip karıştırıp kısık ateşte suyunu çekene kadar pişirin. Pirinçlerin göz göz olması gerekiyor.Altını kapatıp , üstüne havlu kağıt koyarak ağzı kapalı şekilde 5 dakika dinlendirin. Arzuya göre üzerine dereotu serperek servis edin. Alıntıdır.

Thursday, August 9, 2012

sizin için kombinler :)






  şort benim tasarımı mdır.. :D 






şimdi ise stardoll'dan örnekler... ;













rengarenk bir kombin yaptım ...zeynep... ablama teşekkürler... :D 













bu muhteşem kombini ve içindeki mert abimizi çok seviyorum :) mert-_- abini teşekkürler :)








çok güzel bir kombin oldu.. umarım beğenirsiniz :) talllyyy ablama teşekkürler :)













çok güzel bir kombin oldu siyah ve beyaz sana çok yakıştı umarım sizlerde beğenirsiniz :) sumrey ablama teşekkürler :)













bu müthiş kombin not_bad ablam için siyah ve mor çok yakışıyorlar :) not_bad ablama teşekkürler...)






Tığ İşi Bebek Bolero
















Forum sayfamızda arkadaşlarımızla birlikte ördüğümüz bebek boleromuz.Sizlerde örmek isterseniz detaylarını BURADA bulabilirsiniz.